7 Temmuz 1937’de Çin ve Japonya arasında 15 yıl kadar sürecek ve milyonlarca insanın ölümüyle sonuçlanacak kanlı bir savaş başladı. Can Kırığı, işte bu savaşın ortasında, onun şiddetli gerilimini okuruna hissettirerek açılıyor. Romanın hemen her sayfasında kendisini duyuran müziğin ilk işareti de burada, savaşın barbarlığını simgeleyen parçalanmış bir kemanda gösteriyor kendisini. Olup biten her şeye 11 yaşında bir çocuğun gözleriyle şahit oluyoruz. Akira Mizubayashi, hafızanın yalnızca hatırlamakla değil, unutmakla da görevli olduğunu, unutmanın hayatiliğine dikkat çekerek anlatıyor. Can Kırığı, edebiyatla müziğin ortaklığından doğan, okurunu onulmaz bir yaranın acısıyla baş başa bırakan dokunaklı bir hikâyesi.