Çağdaş dünya edebiyatının, yazdıklarıyla daima dikkat çekmesini bilen en başarılı hikâye anlatıcılarından biri Amin Maalouf. Her ne kadar doğup büyüdüğü toprakları iç savaş sebebiyle terk etmek zorunda kalmışsa da Doğu’nun kendi gerçekliğini anlatmaktan vazgeçmemiş, yabancısı olmadığımız insanların bildik hikâyelerini özenle anlatmayı sürdürmüş bir yazar. Doğu’nun Limanları’nda da kimliklerin birbirine geçerek önemsizleştiği, geçmişin yaşamın inşasındaki hayati önemine vurgu yapan, üzerinde yaşadığımız toprakların sesini duyuran etkileyici bir hikâye anlatıyor. Hikâyesini bir aşk öyküsüyle kuşatırken Ortadoğulu halkların yaşadığı acılara da kulak kesiliyor. Bunu yaparken okurunu yoracak dilbazlıklardan kaçınıyor, özenle inşa ettiği yalın üslubuyla dokunuyor okurunun kalbine; onu unutulmayacak bir kaybediş hikâyesiyle baş başa bırakıyor. Doğu’nun Limanları, savaşların doğurduğu yıkımları çarpıcı bir gerçeklikle gözler önüne sermesinin yanı sıra sürükleyici ritmi ve vurucu cümleleriyle de öne çıkan klasikleşmiş bir roman.