Kitap Hakkında
Hüsnü Bey, Roma Sefaretinden gelen tahriratı okuyup bitirdikten sonra:
- Ben, bu tahriratı usulen size havale edecektim. Fakat beyaz et ticareti tabiri tuhafıma gitti. Et ticaretinin bir cürüm teşkil ettiğine bir türlü akıl erdiremedim. Bu işin ne olduğuna dair, sizden malûmat almak istedim, sözlerini de ilâve etti. Hüsnü Bey, manalı bir tebessümle gülerek cevap verdi:
- Efendim… Bu beyaz etten maksat, kasaplık hayvan eti değildir.
- Ya?
- Kadın... Genç ve dilber kadınların etidir.
Agâh Bey, birdenbire irkilerek Hüsnü Bey’in yüzüne baktı:
- Ne söylüyorsunuz Hüsnü Bey? Genç ve dilber kadınları kesip de etlerini mi satıyorlar?
- Hayır efendim... Kesmeden, diri diri satıyorlar.
- Ayıp değil mi a, azizim… Bir türlü aklım sarmadı. Anlat şu işi bana…
O tarihte beyaz et tüccarları henüz türemişti. Bu meseleye dair de, o zamana kadar Türk zabıtasında hiçbir vaka geçmemişti. Bu itibarla Hüsnü Bey de bu iş etrafında pek fazla malûmat sahibi değildi. Ancak bildiklerini anlattıktan sonra:
- Efendim! Bu tahrirattan da anlaşılıyor ki, mesele mühimdir. Müsaade buyurursanız, bu işe Gavur Memet’i memur edelim. Biz de beyaz et ticareti yapılıp yapılmadığını öğrenelim.
- Gavur Memet de kim?
- Bendenizin yetiştirmelerindendir. Son derecede zeki, cesur ve beceriklidir. Diyebilirim ki, şimdiye kadar kendisine verilen en güç işleri bile tereyağından kıl çeker gibi halletmiştir.
Gavur Memet’in bir nefes kesici macerasını daha sizlerle paylaşıyoruz...
Ürün Özellikleri