Kitap Hakkında
Güneş gözlüğüne ihtiyacım yok çünkü gözlerimi yormayan bir güneş gibi
parlıyorsun. Senin varlığın, güneşin yakmadan da ısıtabileceğini bana
öğretiyor. Bu kadar huzurlu bir sıcaklığı daha önce hiç bilmezdim.
Baktığı yerde onu gördü, akan gözyaşları değildi, sökülen ciğeri değildi; hiç
değmemiş olan sevginin değdiği yaranın acısıydı yükselen. Hatırladıkça
günahlar boynuna dolanıyor, nefesini kesiyordu. Öylece içinde sebepsiz bir
korku vardı ki, sanki ateşlerde yanıyordu ve kimse onu kurtarmak için
gelmiyordu. Bakamadığı yönde, yaratıcısı onu göremiyordu. Geçeceğini
bilmeye ihtiyacı vardı ve inanmaya. Cesaretin ve umudun üzerine yağmasını
diledi, günahları sevaba çevirmek için. Çözülmek ve kaldığı yerden hayata
devam edebilmek için...Kokusunu unutabilmek için dehşetin... Talan edilmemiş
bir uykuya hasretle...
Sevgilim,
Öykülerini okudum. Okurken, kullandığın her kelimenin, her noktalama
işaretinin üzerinden defalarca geçtim. Geçerken seni hissettim. Çok farklı bir
duygu bu, anlatamıyorum. Bu, okurken seni yaşamak sevgilim. Karakterin
hüznünü, anlattıkların üzerinden anlayabiliyorum. Aşık olmuş ve hayal
kırıklığına uğramış. Bu sarsıntının dinamiklerini anlamak çok önemli. Çünkü
hayat, onu iyileştirene kadar kanatmaya programlıdır.
Tüm bu duygusal kaos içinde, Özgür hem insanlara öfkeliydi hem de yalnız
olmasının suçunu kendinde arıyordu. Mercan’a yolladığı e-postaların birinde,
"İçimde ölen birileri var. Annem ölüyor, babam ölüyor, içimdeki çocuk ölüyor.
Çok fazla cenazem var, hangisini kaldırabileceğimi bilmiyorum." yazıyordu.
Gecenin bir yarısı Özgür sırtında bir sıcaklıkla uyanmıştı. Sırt sırta bir
pozisyonda, Güneş omurgasını Özgür’ünkine dayamıştı. O geceyi, o hafta
terapisine götürdü Özgür. Yüzünde şaşkın ve mutlu bir ifade ile anlatmıştı
olanları: "Desteklenmiş hissettim, sıcaktı ama yakıcı ve bunaltıcı değildi. Bu
duygu benim için ilk.
Ürün Özellikleri