Kitap Hakkında
İnsanlık tarihi kadar eski olan intihar, her toplumda ve her dönemde karşımıza çıkan derin ve karmaşık bir olgudur. Sebepleri, yöntemleri ve toplumsal etkileriyle farklılık gösteren bu istemli ölüm biçimi, bazı dönemlerde daha fazla gündeme gelmiş, tartışmalara yol açmış ve hatta toplumsal çöküşün bir göstergesi olarak yorumlanmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde ve Cumhuriyet’in erken yıllarında yaşanan siyasi, ekonomik ve kültürel dönüşümler, bireyler üzerinde derin bir etki yaratmıştır. Bu kitap, intihar olgusunu bir “toplumsal çözülme” belirtisi olarak ele alırken, aynı zamanda bireylerin yaşadığı içsel hesaplaşmalara da ışık tutuyor. Antik çağlardan günümüze intiharın nasıl algılandığını, hangi dönemlerde arttığını ve entelektüel çevrelerde nasıl tartışıldığını inceliyor.
Türkiye’de intihar, dinî ve kültürel nedenlerle büyük bir günah olarak görülmüş, ancak hukuki olarak cezalandırılmamıştır. Buna rağmen, özellikle imparatorluğun çöküş yıllarında ve Cumhuriyet’in kuruluş sancıları sırasında intihar vakalarındaki artış, dönemin aydınlarını derinden etkilemiş ve bu olgu, bir “medeniyet krizi”nin işareti olarak yorumlanmıştır.
Bu çalışma, sadece istatistikler ve tarihsel olaylarla yetinmiyor; intiharın ardındaki bireysel trajedileri, toplumsal baskıları ve dönemin ruh halini de gözler önüne seriyor. Osmanlı’nın son dönemindeki çöküş psikolojisiyle Cumhuriyet’in kuruluş yıllarındaki umut ve umutsuzluk ikilemi arasında savrulan insan hikâyelerini anlatıyor.
Ürün Özellikleri