Abdulrazak Gurnah, başarılı bir romancı olmasıyla beraber, postkolonyal edebiyat üzerine çalışan önemli bir akademisyen. Sömürgecilik, göçmenlik, kimlik çatışması gibi meselelerin hemen her romanında merkezi yer tutması yalnızca anlatısını oluşturan hikâyelerin öznesi olmasıyla değil, onları pek çok açıdan iyi tahlil etmesiyle de ilgili. Bu yüzden, aynı mesel üzerine kurulan diğer romanlarından ayrılıyor eserleri; bildik ve konforlu yoldan ilerlemiyor sözgelimi, klişeleri tekrarlayarak zeminlerini kuvvetlendirmiyor. Sessizliğe Hayranlık’ta da bir kere yitirilen aidiyetin geriye dönmekle kazanılamayacağını anlatıyor; yabancılaşmanın derinliğini açık ederek sağlamlaştırıyor politik eleştirisini, sömürgecilerin ardında bıraktığı travmanın ebediliğine vurgu yapıyor. Hafızanın mekânla ilişkisi üzerine düşünürken yeni olmasa da öteden beri ıskalanan bir bakış açısının varlığından haberdar ediyor okurunu. Sessizliğe Hayranlık, adı konamamış bir varoluşu, bütün açıklığı ve içtenliğiyle anlatan etkileyici bir roman.