Hayal kurmak, dünyadan çıkış yollarımızdan biri; yaşamın ağırlığı bir tüy kadar hafifleyebiliyor bazen. Şeyler de hayatın kolay ve yalın akacağı, içinde mutluluk büyüyecek bir evin hayaliyle açılıyor. Jerome ve Sylvie, hiçbir ayrıntıyı atlamadan düşlüyor her şeyi. Bir süre sonra gerçeğin sert zeminine düşeceklerini bilseler de vazgeçmiyorlar. Uzayan her hayalde biraz daha sertleşiyor tabii bu zemin. Georges Perec, kendine has üslubuyla mutluluğu nesnelerin hayatsız canlılığında arayan insanların hikâyesini anlatıyor. Sahip olmaya duyulan bitimsiz arzunun neler doğurabileceğini çarpıcı bir biçimde gösteriyor okuruna.