Sınırları Aşan Bir Yazarın Portresi Leyla Erbil

1950 kuşağı Türk edebiyatının öne çıkan yazarlarından biri olan Leylâ Erbil, edebiyatımızda patriarkaya karşı ses yükselten kalemlerin başında gelir. Erbil, kendine has deneysel dil kullanımları, kadın merkezli şahıs kadrosu, yer yer anlatının odağına yerleştirmeyi tercih ettiği zaman ve mekân unsurları ve bilinç dışının sınırlarında dolaşan tematik evreni ile çağdaşı olan yazarlardan ayrılarak edebiyatımızda Nobel Edebiyat Ödülü’ne aday gösterilmeyi başarmış ilk kadın yazar olur. 
Sanatın pek çok dalına ilgisi olan Leylâ Erbil, evrenseli yakalayan fikirleri ve alışılmadık kurgulama biçimi ile edebiyat araştırmacıları ve okurlar için güncelliğini koruyan özgün bir anlatı evrenine sahiptir. Eserlerini kaleme alırken kurguda, dilde ve içerikte yenilikçi bir tutum sergileyen Erbil; eksiltili cümlelere ağırlık verdiği şâirâne romanlarında kullandığı virgüllü soru işareti, virgüllü ünlem ve bitişik üç virgül gibi noktalama işaretleriyle edebiyatımıza kendi Tuhaf ve özgün sembollerini kazandırmıştır. 
Leylâ Erbil’in eserlerinde eleştirmiş olduğu konuların bu coğrafya için acımasız zamansızlıkları, kendisi ile ilgili yapılan çalışmaların genel itibarıyla tematik araştırmalardan oluşması, Sanrı ve Postacı eserleri ile İnsancıl Piyasa Oyunları gibi kimi eleştiri ve röportajlarının daha önce yapılan çalışmalarca incelemeye tabi tutulmaması ve en önemlisi yazarın farklı bakış açılarıyla yorumlanabilmeyi mümkün kılacak nitelikte bir külliyata sahip olması bu çalışmanın kaleme alınabilmesine olanak sağlamıştır.
Toplumu ilgilendiren hemen hemen her konuda söyleyecek bir sözü olan, düşünen, hisseden ve kendi olmaktan gurur duyan Leylâ Erbil; Türk edebiyatının muadili olmayan kadın sesi olarak sınırları aşmaya devam etmektedir.